11 Şubat 2009 Çarşamba

ORGANİK TEKSTİLİN ÖNEMİ


Ailemizle birlikte keyifle yapılan bir araba yolculuğunu düşünelim. Dağlar, tepeler aşılarak kimi zaman yemyeşil ormanların içinden, kimi zaman güzelim turkuaz kıyılardan, kimi zaman verimli ovalardan geçilerek katedilen yolların bir yerinde susasanız da, şöyle güzelim bir ovada hemen bir tarlanın yanıbaşında duran, şırıl şırıl akan bir çeşmeden su içecek olsanız... Acaba bu suya tarım ilaçları ve gübreler karışmış mıdır, diye aklınızdan geçer mi? Yine aynı şekilde giydiklerimizin beyazlatıldığını ya da boyandığını düşündünüz mü?
Kendimiz ve yakınlarımız için aldığımız tekstil eşyalarını -her ne kadar yeni olsalar da- yıkamadan giymeye çekinir olduk. Çünkü üretimleri sırasında kullanılan kimyasal maddeler ve ağır metaller ciddi anlamda insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda ekolojik yaşam biçimleri ve çevreye duyarlılığın, endüstrileşme açısından çok önemli aşamalara yol açacağına inanıyorum. Bu beklenti ve gelişmeler doğrultusunda doğal olarak ekolojik gıda üretimi yaklaşık 20 yıllık bir zaman dilimi içinde (1980-2000) küçümsenemeyecek bir artış göstermiş, bazı gelişmiş ülkelerde yüzde 0.5 ile ifade edilen pazar payı, yüzde 5-15 arası pazar payına ulaşmıştır.
Başlangıçta faaliyetler daha çok tarımsal ürünlerin üretimi ve gıda maddeleri konusunda yoğunlaşmışken, geçen 10 yıl içinde gıda dışı ürünler konusunda da büyük bir aşama katedilmiştir. Özellikle tekstil, kozmetik, ağaçtan üretilen ürünler, deri ürünleri vb. alanlarda çok ciddi boyutlarda üretim yapılmaktadır.
Tüketicilerin önceleri yalnızca gıda konusundaki talepleri, ekolojik yaşam bilinciyle beraber, yaşamlarının bütün dönemlerinde kendini hissettirmeye başlamış, böylece bir insanın yaşamında ihtiyaç duyulan girdilerin çevreye duyarlı bir şekilde üretilmiş olan ekolojik ürünlerden oluşması ticari ve sınai olarak büyük bir potansiyel oluşturmuştur.
Oyuncaktan tuvalet kağıdına...
Sektörde gıda ağırlıkta olmakla beraber bir insan yaşamının her dönemine hitap eden birçok ürün günümüzde ekolojik olarak üretilmektedir.
Söz konusu ürünlere çeşit ve fonksiyonellik açısından bakacak olursak; temel gıda maddelerinden tuvalet kağıdına, ağaçtan yapılmış çocuk oyuncaklarından ev mobilyalarına, tişörtlerden iç çamaşıra, yatak örtülerinden havlulara, döşemelik kumaştan perdelere, şampuandan kozmetik ürünlere, ayakkabıdan deri çantaya, hindistan cevizi liflerinden yapılan halılardan tutun da birçok dekorasyon malzemesine kadar hemen her şey ekolojik olarak üretilip tüketime sunuluyor.
Ekolojik tekstil Türkiye’de, 1989 yılında, yurt dışından gelen talepler doğrultusunda ekolojik pamuk, iplik ve kumaş üretimiyle başladı. Daha çok Hollanda üzerinden Batı Avrupa ülkelerine pazarlanan bu ürünlere, giysiden ev tekstiline kadar her türlü tekstil ürününün de eklenmesiyle dış pazar potansiyeli giderek gelişti.2000 yılında Türkiye’de yılda 1500 tonun üzerinde ekolojik pamuk üretiliyordu. Üretilen pamuğun bir kısmı ham, bir kısmı iplik ve kumaş, bir kısmı da tekstil ürünü olarak yurt dışına ihraç ediliyor. Bu arada çok küçük ölçekte renkli pamuk üretimi de yapılıyor.
Ekolojik tekstil ürünleri konusunda, Türkiye’de ihraç fazlası ürünlerin eritilmesi yolunda bir tüketimin dışında, bir iç pazardan söz etmek mümkün değil. İç pazarın gelişmesi tüketicinin bilinçlenmesine bağlı. Her ne kadar iç pazardan söz edilmese de, Türkiye’de ekolojik pamuk ve tekstil üretimi yapanlar, Türk ekolojik tekstil ürünleri için çıkarılması düşünülen Türk Eko-Teks standartları üzerine çalışmalar yapıyorlar.
Ekolojik tekstil ürünlerinin üretimi, başlı başına hassas bir konu... Günümüzde modern teknolojilerin kullanılmasıyla üretilen ve insanların öncelikle albenisine kanarak satın aldıkları, neredeyse sonsuz sayıda seçeneklerin sunulduğu tekstil ürünleri pazarında ekolojik ürünleri pazarlamak küçümsenmeyecek bir başarı olarak değerlendirilmeli. Yapılan piyasa araştırmalarına göre, tekstil ürünlerinin seçiminde renkler yüzde 75 rol oynuyor. Böyle olunca boyasız, albenisiz ekolojik tekstil ürünlerinin müşterisi de fazla olmuyor. Oysa ekolojik olarak sertifikalandırılmış çeşitli pigment boyalarla renkli ekolojik tekstil ürünleri üretmek mümkün... Ancak talep olmayınca, bu konuda yatırım da yapılmıyor.
Türkiye’de tüketicilerin büyük bölümü tekstil ürünlerinde kullanılan ağartıcıların, kimyasal boyaların vücuda insan sağlığına ve çevreye verdiği zararların farkında değil. Oysa tekstildeki kirlilik çok ciddi boyutlarda. Ucuz tekstil ürünlerinde kullanılan boyaların hemen hepsi kanserojen madde içeriyor. Bu ürünlerde kullanılan ağartıcılar ve boyar maddelerin büyük bir bölümü cildi doğrudan etkiliyor. Özellikle çocuklarda vücut ağırlığı daha az olduğu için toksik etkiler görülebiliyor.
Şu anda Türkiye’de ekolojik olarak elde edilmiş olan çeşitli liflerden (pamuk, yün, keten vb.) havludan iç çamaşıra, döşemelik kumaştan pazar çantasına kadar her çeşit ekolojik tekstil ürünü üretilebiliyor. Fakat tüketicilerin klasik anlamdaki beğenilerini çevreye duyarlı tüketim anlayışına çekebilmek, zaman alacak gibi görünüyor.

Siz talep ettiğiniz sürece ve talep ettiğiniz şeylerin arkasında olduğunuz sürece mutlaka birileri bunları size arz edecektir. Yeter ki, siz isteyin... Hiçbir şey yapamıyorsanız, bunları yapanlara destek verin ki, "çözümün bir parçası değilsen, problemin bir parçası olursun" sözündeki özlü ifadedeki yerinizi alın. Bu anlamda, büyük özverilerle açılmış olan ekolojik ürün dükkanlarının sayısının ve satışlarının artmasını önemsemeliyiz. Ancak en önemlisi; yedeği olmayan vücudumuzun, pek kolay elde edilmeyen huzurumuzun değerini bilmeliyiz. Kocaman bir ırmağın dahi, damla damla düşen yağmurlardan oluştuğunu düşünerek kişisel gayretlerimizi küçük görmeyelim.

1 yorum:

  1. ben bir lise öğrencisiyim benim proje konum kıyafetlerimizdeki 'kimyasal maddeler ve zararlar,alınabilecek önlemler' daha önce bu konu hakkında deney yapılmış mı geniş kapsamlı??bana yardımcı olursanız sevinirim...şimdiden teşekkürler!!!

    YanıtlaSil